Silifke Tokmar Kalesi

Tokmar Kalesi

Taşucu - Antalya karayolunun 22. Km.sinde kuzeye ayrılan 5 km. lik asfalt bir yolla ulaşılan Tokmar Kalesi, denize hakim bir tepe üzerine inşa edilmiştir. Güneyi yalçın bir kaya ile çevrili kalenin kuzeyinde savunma burçları vardır. XII. yy' da yapıldığı tahmin edilmektedir.
"Silifke Tokmar Kalesi" Devamını oku

Silifke Uzuncaburç Kalesi

Uzuncaburç Kulesi
İçel'in en önemli ve en iyi korunmuş tarihi kalıntıları Silifke'nin 30 km kuzeyindeki Uzuncaburç beldesindedir. Helenistik çağda merkezi Uzuncaburç'un 4 km doğusundaki (ura) Olba Krallığı'nın ibadet yeri olan bugünkü Uzuncaburç yerleşim yeri, Roma döneminde, İ.S. 72 yılında İmparator Vespasianus zamanında Olba'dan ayrılarak Diocaesarea (Tanrı-İmparator Kenti) adıyla özerk, kendi adına para basabilen yeni bir site durumuna getirilmiştir.
Diocaesarea'daki Zeus Tapınağı, burç ve piramit çatılı anıtmezar Selefkoslar, yani Helenistik; sütunlu cadde, tiyatro, tören kapısı, çeşme, Şans Tapınağı ve Zafer Kapısı Roma döneminden kalma yapılardır. V. yy'da hristiyanlığın yörede gelişmesi ile Zeus Tapınağı kiliseye dönüştürülmüş, ayrıca yeni kiliseler de yapılmıştır. Bizans döneminin ardından Anadolu Türkleri buraya şehrin sembolü olan yüksek burcun ismini vererek "Uzuncaburç" demişlerdir.
"Silifke Uzuncaburç Kalesi" Devamını oku

Silifke Roma Kapısı

Roma Kapısı
Kentin kuzeyindeki üç girişli kapı, kent surlarının iki ana girişinden birisidir. Bu görkemli kapının üzerindeki yazıttan kentin isminin Diokaiseria (Tanrı - İmparator Kenti) olduğu ve kapının İ.S. IV. yüzyıl sonlarında onarım gördüğü anlaşılmaktadır. Bu kapı mezarlığın içinden geçerek kuzeye uzanan eski yolun başlangıcı idi.
"Silifke Roma Kapısı" Devamını oku

Silifke Fortuna (Tyche) Tapınağı

Tyche (Fortuna) Tapınağı
 
Sütunlu caddenin bitimindeki Şans Tapınağı İ.S. I. yüzyılın ikinci yarısında yapılmıştır. Bugün beşi ayakta olan, 6'şar metre yüksekliğindeki yekpare granit 6 sütunun taşıdığı arşitravdaki kitabe, tapınağın kentin soylularından Oppius ile eşi Kyria tarafından yaptırılıp kente hediye edildiğini bildirmektedir.
"Silifke Fortuna (Tyche) Tapınağı" Devamını oku

Silifke Zeus Tapınağı

Zeus Tapınağı
 
Üç ayrı dönemde hizmet vermiş olan bu tapınak tanrıların babası Zeus'un dev ejderha Typhon'a karşı kazandığı zaferin bir simgesi olarak yapılmıştır. Kuzey yan duvarının doğusundaki taşlarda Helenistik ve Roma dönemlerinde görev yapmış 130 din ve devlet adamının isimleri kazınarak yazılmıştır. Bu bilgiler ışığında, tapınağın geç Helenistik veya erken Roma döneminde yapılmış olduğu düşünülebilir.
Hristiyanlık döneminde tümüyle yıkılarak, kendi taşları ile kiliseye çevrilmiştir. Kimin adına ve ne zaman yapıldığı kesin bilinmeyen kilise en erken IV.yy; en geç V.yy'dan kalmadır.
"Silifke Zeus Tapınağı" Devamını oku

Silifke Zafer Takı

Zafer Takı

Güney - kuzey yönündeki ikinci sütunlu yol üzerinde ve Zeus Tapınağı'nın kuzeyinde bulunan kapının ortasında bir büyük; yanlarında iki küçük kemerli girişi vardır. Üzerindeki kitabede, depremde zarar gören kapının Roma İmparatorları Arcadius (395 - 408) ile Honorius (395 - 423)'un birlikte yönetimleri sırasında önemli ölçüde onarım gördüğü yazılıdır.
Anıtsal nitelikli kapının çeşitli yerlerindeki konsollarda vaktiyle heykel ve büstlerin yer aldığı anlaşılmaktadır. "Zafer Takı" görünümlü bu muhteşem yapı Zafer Kapısı olarak anılır
"Silifke Zafer Takı" Devamını oku

Silifke Tiyatro

Tiyatro

Roma İmparatorları Marcus Aurelius (161 - 180) ile Lucius Verus (161 - 169)'un birlikte yönetimleri sırasında yapılmış olduğu burada bulunan bir yazıttan anlaşılmaktadır. Yer olarak doğal çukur bir arazi seçilerek oturma basamakları arazinin meyilinden faydalanılarak yapılmıştır.
"Silifke Tiyatro" Devamını oku

Silifke Sütunlu Yol

Sütunlu Yol 
Tiyatronun önünden geçen sütunlu cadde Zeus Tapınağı'nın yanında kent kapısından gelen diğer bir sütunlu cadde ile kesişir ve Şans Tapınağı'nda son bulur. İ.S. I. yy'dan kalma Sütunlu Cadde'deki sütunların hepsi yıkılmış ve mimari parçalarının çoğu yok olmuştur.
"Silifke Sütunlu Yol" Devamını oku

Silifke Uzuncaburç

Uzuncaburç
 
Silifke'nin 30 km. kuzeyinde, bugünkü Uzuncaburç Köyü'nün kapladığı sit alanı, Hellenistik Çağda Olba'nın (Ura) ibadet yeri idi. Bugün Ura olarak tanınan Olba kenti, Uzuncaburç'un  4 km doğusunda önemli bir yerleşim yeri olup, halkın ibadet ettiği Zeus Tapınağı Uzuncaburç'ta yeralmaktaydı. Ancak Romalılar yöreye egemen olduktan sonra İ.S. I. yüzyılın sonlarına doğru Zeus Tapınağı'nın bulunduğu yere özel önem vererek, burasını Olba'dan ayırıp Diakaiseria adıyla bağımsız bir site haline getirmişlerdir. Nitekim burada Zeus Tapınağı ile kent burcu dışında kalan bütün mimari yapılar, Roma dönemine aittir. Bizans döneminde de burası yerleşim yeri olarak kullanılmıştır.
Antik çağda etrafı surlarla çevrilmiş Olba üzerinde taş döşemeli bir yolla Kızkalesi'ne (Korykos) bağlı olan Diokaiseria tapınak ve diğer kalıntıları ile yörenin en önemli yapılarındandır.
"Silifke Uzuncaburç" Devamını oku

Silifke Üç Güzeller Mozayiği

Üç Güzeller Mozayiği
 
Narlıkuyu koyunda hemen deniz kıyısında bulunan hamam IV.yy Roma dönemine aittir. İmparatorluk yönetiminde etkin bir kişi olan Poimenios tarafından yaptırıldığı bilinmektedir. Cennet obruğu içindeki yeraltı deresinin denize ulaştığı yerdeki tatlı su kaynağından yararlanılarak burada yaptırılan hamamın yıkanma bölümünün tabanında yarıtanrıça üç kızkardeş tasvir edilmektedir. Baskın renkleri beyaz, siyah, kahverengi ve sarı olan mozaikte Zeus''n kızları Aglaia, Euphrosyne ve Thalia çıplak olarak kumru ve keklikler arasında dans ederken görülmektedir.
    Mozaik tablonun üst kenarındaki Grekçe yazının Türkçesi şöyledir:
"Ey konuk dost! Bu mucizeli suyu kimin bulduğunu, saklı kaynağını kimin gün ışığına çıkardığını merak ediyorsan, bil ki O, imparatorların dostu ve Kutsal Adalar'ın dürüst yöneticisi Poimenios'tur".

    Yazıttan da anlaşılacağı gibi Poimenios, Roma imparatorları Arcadius ve Honorius'un dostu ve bugünkü Büyükada, Kınalıada ve Heybeliada'nın o dönemlerdeki yöneticisi imiş.
Narlıkuyu'dan kuzeye doğru giden asfalt yolun 2. Kilometresinde antik şehir kalıntıları ile mağaraların bulunduğu yere ulaşılır. Roma ve Bizans dönemlerine ait yapı kalıntıları arasında hala ayakta duran üstü hatıllı kapı söğeleri ile taş kemerler, sarnıç ve Cennet Obruğu'nun hemen yanında Zeus Tapınağı bulunmaktadır.
"Silifke Üç Güzeller Mozayiği" Devamını oku

Silifke Taş Köprü

Taş Köprü

Şehir merkezinin ortasından geçen Göksu (Kalykadnus) Nehri'nin üzerindedir. İ.S. 77 - 78 yıllarında Kilikya Valisi L.Octavius Memor tarafından dönemin imparatoru Vespasianus ve oğulları Titus ile Domitianus adına yaptırılmış olduğu 1870 yılında yapılan bir onarımda bulunan taş kitabeden anlaşılmaktadır. Yedi gözü bulunan ve Roma uygarlığı örneklerinden biri olan Taşköprü, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde onarım görmüştür
"Silifke Taş Köprü" Devamını oku

Silifke Adam Kayalar

Adam Kayalar

Kızkalesi'nden Silifke'nin Hüseyinler Köyü'ne giden asfalt yolun 5. Km. sinde batıya ayrılan 2 Km. lik taşlık yolun sonunda Şeytan Deresi vadisine varılır. Bu vadinin dik yamacında, kayaların yüzünde 9 niş içerisinde İ.S. II. yy'dan kalma 11 erkek, 4 kadın, iki çocuk ve bir dağ keçisi kabartması vardır. Bazı nişlerin alınlığında Roma kartalı kabartması görülür.
"Silifke Adam Kayalar" Devamını oku

Silifke Meryemlik

Meryemlik
 
Taşucu yolu üzerinde 4. Kilometreden sağa dönülüp bir km gidildiğinde Hristiyanlığın en eski ve en önemli merkezlerinden biri olan Meryemlik'e varılır. Meryemlik'in tarihi Azize Tekla'nın buraya gelişi ile başlar.
İsa Peygamber'in havarilerinden St. Paul'ün vaazlarından etkilenen 17 yaşındaki Tekla kendini Hristiyanlık dinine adar. St. Paul'ün bu değerli öğrencisi Konya ve Yalvaç'ta Hristiyanlığı yaymak için propaganda yaparken paganların baskılarına maruz kalıp, öldürüleceğini öğrenince kaçıp Seleucia'ya gelir ve sonradan kiliseye çevrilen bir mağarada saklanır. Sığındığı mağaradan yöredeki insanlara çok tanrılı dine karşı Hristiyanlık inancını yayarken mucizeler yaratarak hastaları da iyileştirir. Yine öldürüleceği bir sırada bu mağarada kaybolduğuna inanılır.
Aya Tekla'nın içinde yaşadığı mağara onun kayboluşundan sonra Hristiyanlarca kutsal sayılmış; ta ki bu din İ.S. 312 yılında serbest bırakılıncaya kadar gizli bir ibadet yeri olarak kullanılmıştır. Bu mağara daha sonra IV. yy'da kiliseye dönüştürülmüştür.
Hristiyanlığın resmen kabulünden sonraki dönemlerde birçok yapı ile bezenen Meryemlik'te Mağara Kilisesinden başka, bu mağaranın üzerinde bugün sadece apsisinin bir bölümü ayakta kalan Azize Tekla Kilisesi; imparator Zenon tarafından Aya Tekla'ya ithafen yaptırılan kilise ile Kuzey Kilise; hamam, birçok sarnıç, mezarlıklar ve şehir suru kalıntıları günümüze kadar gelmiştir
"Silifke Meryemlik" Devamını oku

Silifke Kalesi

Silifke Kalesi

Temel tespitlerine göre Helenistik veya erken Roma dönemine ait olduğu anlaşılan kale, geçirdiği onarım ve değişiklikler sonucu bugün bir Ortaçağ kalesi görünümündedir.
Silifke'ye hakim, 185 m yüksekliğinde bir tepe üzerinde yapılmış olan, etrafı kuru hendekle çevrili oval biçimdeki kalenin içinde kemerli galeriler, su sarnıçları, depolar ve diğer yapı kalıntıları bulunmaktadır.
Ünlü gezgin Evliya Çelebi Seyahatname'sinde, XVII. yy'da Silifke Kalesi'nin 23 burcu olduğunu, içinde bir cami ve 60 ev bulunduğunu yazar. Ancak, burçların bir kısmı ve kale içi tamamen yıkık durumda olduğundan tam tespiti yapmak mümkün değildir. Halen görülebilen 10 adet burç mevcuttur.
"Silifke Kalesi" Devamını oku

Silifke Tekirambarı


Tekirambarı
Kalenin eteğinde, Bizanslılardan kalma bu su deposu 46 m uzunluğunda, 23 m genişliğinde ve 14 m derinliğinde olup, içine doğu köşesindeki helezonik merdivenle inilmektedir.
Anadolu sarnıç mimarisinde örneği az görülen Tekirambarı su sarnıcının tüm duvarları su sızmasını önlemek ve ayrıca anıtsal bir özellik vermek için düzgün kesme taşlarla desteklenmiş, uzun kenarında 8; kısa kenarında 5 yuvarlak kemerli niş oluşturulmuştur.

"Silifke Tekirambarı" Devamını oku

Silifke Roma Tapınağı

 Roma TapınağıŞehir merkezinde bulunan ve doğu ile güney yanlarındaki sütun tabanlıkları orijinal şekilde korunmuş olan tapınağın uzun kenarında 14'er, kısa kenarında 8'er sütun bulunmaktaydı. Ancak, her biri 10 m boyundaki Korint başlıklı bu sütunlardan bugün sadece biri ayakta kalmış olup 3 tanesi de yıkılmış durumda yerdedir.
1980 yılında Kültür Bakanlığı'nca başlatılan kazı çalışmaları aralıklarla devam etmektedir. İ.S. II. yy'da yapılmış olduğu anlaşılan tapınak V. yy'da planında önemli değişiklikler yapılarak kiliseye dönüştürülmüştür.
İ.S. V. yy'da yaşamış tarihçi Zosimos "Tapınak, ovadaki ürünlerine musallat olan çekirgelerden kurtulmak için Güneş ve Sanat Tanrısı Apollon'dan yardım isteyen ahali tarafından, çekirgeler Apollon'un gönderdiği kuş sürüsünce yok edilince O'na bir şükran ifadesi olarak yaptırılmıştır" diyorsa da Zeus adına yaptırıldığı da söylenmektedir.
 
"Silifke Roma Tapınağı" Devamını oku

Silifke Cennet-Cehennem

Cennet - Cehennem
 
Cennet Çöküğü:
Bir yeraltı deresinin yolaçtığı kimyasal erozyonla tavanın çökmesi sonucu meydana gelmiş büyük bir çukurdur. Elips biçimindeki ağız kısmı çapları 250 m ve 110 m olup derinliği 70 metredir. Çökük tabanının güney ucunda 200 m uzunluğunda ve en derin noktası 135 m olan büyük bir mağara girişi ve bu mağaranın ağzında küçük bir kilise vardır.

Kilisenin giriş kapısı üzerindeki 4 satırlık kitabede, bu kilisenin V.yy'da Paulus adında dindar bir kişi tarafından Meryem Ana'ya ithafen yaptırılmış olduğu yazılmaktadır.

Cennet çöküğünün içine her biri oldukça geniş 452 basamaklı taş bir merdivenle inilir. Kiliseye 300. basamakta varılır. Kiliseden sonraki mağaranın bitim noktasında mitolojik bir yeraltı deresinin sesi duyulur.
Cehennem Çukuru:
Cennet çöküğünün 75 m kuzeyindeki Cehennem çukuru da Cennet çöküğü gibi oluşmuştur. Ağız çember çapları 50 m ve 75 m, derinliği 128 metredir. Kenarları içbükey olduğu için içerisine inmek mümkün olmamaktadır.

Mitolojiye göre Zeus, alevler kusan yüz başlı ejderha Typhon'u buradaki bir kavgada yendikten sonra, onu Etna Yanardağı'nın altına sonsuza dek kapatmadan önce bir süre Cehennem çukurunda hapsetmiştir.
Astım - Dilek Mağarası:
Cennet çöküğünün 300 m güneybatısındadır. İçine helezonik demir bir merdivenle inilir. Birbirine bağlantılı, toplam uzunluğu 200 metreyi bulan galeriler çok ilginç şekilli dev sarkıt ve
dikitlerle süslüdür. İçi ışıklandırılmış olup, mağaranın astımlılara iyi geldiğine inanıldığı ve içinde dilek tutulduğu için Astım - Dilek Mağarası denmiştir. Mağarada sıcaklık ortalaması 15 derece santigrat olup, nem oranı yazın %85, kışın %95'e ulaşır.

Cennet ve Cehennem çökükleri ile Astım - Dilek Mağarası çevresindeki ağaç ve çalı dallarına burayı ziyarete gelenler dilek dileyip bez parçası bağlarlar
"Silifke Cennet-Cehennem" Devamını oku

Erdemli Helenistik Kule

Helenistik Kule  
Şehri çevreleyen surların kuzeydoğu kenarında bulunan 5 katlı kule 16 m X 13 m oturumunda ve 23 m yüksekliğinde olup yapımında hiç harc kullanılmamıştır. Her katı kendi içinde bölümlere ayrılmış olan kule, yöneticilerin yaşadığı bir mekan olduğu kadar, tehlike anında halkın sığındığı ve şehir hazinesinin korunduğu güvenli bir yer olarak ta kullanılmaktaydı.
Kule kapısı üzerindeki yazıttan, İ.Ö. III. yüzyılın 2. Yarısında Tarkyares tarafından yaptırılmış olduğu anlaşılan kule, geçirdiği yangın sonucu vali Petronius'un emriyle İ.S. III. yy solarında onarım görmüştür.
Eski paraların üstünde amblem olarak kullanılan bu gözetleme ve barınma kulesi yüksek oluşu nedeniyle bugünkü beldenin ismine de kaynak olmuştur: Uzuncaburç.
"Erdemli Helenistik Kule" Devamını oku

Erdemli-Silifke Kanlı Divane

Kanlı Divane  

Kanlıdivane Erdemli-Silifke karayolunun 3 km. kuzeyindedir. Antik çağdaki adı, Kanytelis olan kent büyük bir obruğun etrafına kurulmuştur. Burası Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde yerleşim merkezi olarak kullanılmıştır. Hellenistik Kule, bazilikalar ve nekropoller en önemli arkeolojik kalıntılardır.
"Erdemli-Silifke Kanlı Divane" Devamını oku

Erdemli Ayaş

Ayaş 
Mersin'e 55 k. uzaklıkta, Erdemli - Silifke karayolu üzerindedir. Kent önce ada üzerinde kurulmuş, daha sonra Roma ve Bizans döneminde bugünkü Ayaş köyünün bulunduğu yerde gelişmiştir. Başlıca kalıntıları tiyatro, tapınak, liman kompleksi, su deposu ve su kemeri, hamamlar, lahitler, anıt mezarlar ile Bizans döneminden kalma bazilikalardır.

Kapadokya Kralı Arkeolos'un sarayının ada üzerinde olduğu söylenir. Ada ile kara arasında deniz, zamanla dolarak bugünkü duruma gelmiştir
"Erdemli Ayaş" Devamını oku

Erdemli Korikos Kalesi

Korikos Kalesi 
Mersin-Erdemli-Silifke karayolunun 60. Km'sinde Kızkalesi beldesindedir. Roma ve Bizans dönemlerinde yoğun olmak üzere, İslami devirlerde de iskan görmüştür. Nekropol alanından çıkarılan eserlerden burada ilk yerleşimin MÖ 4. yüzyıla ait olduğu anlaşılmıştır. MÖ 1.yüzyılda kendi adına sikke darbettirmiştir. Herodot bu kenti Gorges adında Kıbrıslı bir prensin kurduğunu yazar. Korikos, Kilikya bölgesinin bir liman kenti olduğundan çok el değiştirmiştir. MÖ 4. yüzyılın sonunda Seleukhos Nikador Silifke kentini kurduğunda, Korikos'u yönetimi altına almıştır. Kent, MS 72 yılında Roma egemenliğine girmiş ve 450 yıl Roma yönetimine bağlı kalmış, bu dönemde tarım alanında büyük bir gelişme göstererek zeytinyağı ihraç merkezi olmuştur.
    Bizanslılar zamanında Arap istilalarına karşı etrafı kuvvetli surlarla çevrilmiştir. 13. yüzyılda Kilikya Ermeni Krallıkları döneminde önemli bir icaret limanı olmuş, Ceneviz ve Venedik gemilerinin uyğrak limanı durumuna gelmiştir. Korikos 1448 yılında Karamanoğlu İbrahim Bey tarafından ele geçeirilerek, yeniden imar edilmiştir.
    Örenyerinde iç ve dış kale kiliseler, sarnıçlar, su kemerleri, kaya mezarları, lahetler ve taş döşemeli Roma yolları kısmen ayakta dır. Adını, adadaki kaleden almaktadır.

    Kare planlı kale, içiçe iki sıra surdan oluşmaktadır. Etrafı hendekle çevrilmiştir. Kaleye giriş bugün mevcut olmayan hareketli bir köprüyle sağlanmakta idi. Bugünkü haliyle kale, tipik Orta Çağ mimari özelliklerini yansıtmaktadır
"Erdemli Korikos Kalesi" Devamını oku

Erdemli Kız Kalesi

Kızkalesi  
Korikos sahil kalesinin 200 m. açığındaki küçük adacık üzerindeki kaleye "Kızkalesi" denir. Büyük bölümü ayakta olan Kızkalesi'nin kuzey ve güney uçları sekiz kuleyle korunmuştur. Kalenin dış çevre uzunluğu 192 m.dir. Kızkalesi ile sahildeki kale denizden bir yolla bağlanmış, denizden gelecek saldırılara karşı önlem alınmıştı.Karamanoğlu İbrahim Bey tarafından 1448 yılında onarılan Kızkalesi bugün İçel turizminin sembolü haline gelmiştir.

   
Kızkalesi Efsanesi

   
Korikos'ta yaşayan Krallardan biri, bir kız çocuğu olsun diye gece gündüz Tanrıya yakarmaktadır. Sonunda dileği yerine gelir ve kız büyüdükçe güzelliği ve yardımseverliği ile herkesin sevgisini kazanır.
    Günlerden bir gün kente bir falcı gelir. Kral onu saraya çağırtır, kızının geleceğini öğrenmek ister. Falcı prensesin eline bakınca irkilir ama bir şey söylemez. Kral zorlayınca "Kralım" der, Kızınızı bir yılan sokacak. Bu yazgıyı hiçbir şey bozamıyacak der ve siz dahi engel olamıyacaksınız deyip oradan ayrılır. Kral, kıza birşey söylemez ama düşüncelere dalar. Sonunda kıyıya yakın üçük bir adacık üzerinde, ak taşlardan bir kale yaptırmaya karar vererek kaliyi yaptırır ve kızını buraya kapatır. Olan biteni bilmediğinden kızı üzülmekte, günden güne eriyip gitmektedir. Günün birinde saraydan kaleye gönderilen bir üzüm sepetinin içinden çıkan bir yılan kızı sokar ve öldürür.
"Erdemli Kız Kalesi" Devamını oku

Mersin'in Coğrafi Yapısı

Mersin'in Coğrafi Yapısı
Mersin İli doğusunda Adana, batısında Antalya, kuzeyinde Konya, Karaman, Niğde İlleri ile Güneyinde Akdeniz ile çevrilidir. İlin yüzölçümü 15853 km2 olup topraklarının %49.5 i ormanlıktır. İlin Akdeniz kıyısında 321 km. lik kıyı şeridi bulunmaktadır. İlin kuzeyi orta Toros Dağlarıyla çevrilidir, Bolkar Dağı Medetsiz Tepesi İlin en yüksek tepesini oluşturmaktadır. Tarsus ve Mersin'in bir kısmı Çukurova'nın devamı niteliğinde olup ilin en geniş düzlükleridir. Batıya doğru Silifke ve Anamur dışında ovalar daralmaktadır. İlin başlıca akarsuları Berdan, Efrenk, Göksu, Anamur, Lamas ırmak ve çaylarıdır.
  
İlin kıyı kesiminde tipik Akdeniz iklimi hakimdir. Sahilden iç kesimlere yükseldikçe iklim karasal iklime dönüşmektedir. Torosların eteklerine kadar uzanan kıyı kesimlerinde tabii bitki örtüsü makidir. Toroslar ise zengin ormanlar ile kaplıdır. Ormanları çam, ladin, köknar gibi ağaç türleri oluşturur.
İlin doğusunda Gülek Boğazı, batısında Sertavul geçidi ili Orta Anadolu'ya bağlayan iki önemli ve tabii geçittir. Alp sistemi içindeki Toros daglari, içel'de genis bir payanda duvari gibi Akdeniz kiyilarindan yükselerek Anadolu platosuna destek verir.
"Mersin'in Coğrafi Yapısı" Devamını oku

Mersin'in Tarihi

Kentin kuzeyindeki Yumuktepe höyüğünde yapılan kazılarda birçok katman ortaya çıkarılmıştır. Bunların en eskisi, M.Ö. 6300 lere, en yenisi ise Selçuklu dönemine tarihleniyor. Kazılardan çıkarılan eserler, Adana Arkeoloji Müzesi ve Mersin Müzesinde sergileniyor.
Mersin'in tarih sahnesine çıkışı 19. yüzyılın ortalarına rastlıyor. Bu dönemde henüz bir köy olan bölge, göçmen bir Türkmen aşiretine ev sahipliği yapıyor ve adını da bu aşiretten alıyor.Ayrıca Kapadokya bölgesinden gelen Rumlar kent nüfusuna hakim hale geliyor ve 1850'de kentte 5.250 Ortodoks Rum'a karşılık 1.600 Müslüman yaşamaktadır.
Kentin kaderi ise Özellikle Amerika iç savaşı sırasında dünyadaki pamuk kıtlığını gidermek amacıyla Çukurova'da gelişen pamuk üretimi ve bölgenin 1866 da demiryolu ağına bağlanması, ile değiştiriyor... Bu dönemde Mersin hızla, Çukurova'nın tarım ürünlerinin ihraç edildiği bir liman ve ticaret merkezi haline geliyor.
Şehrin bugünkü durumuna gelmesinde, şu anda azınlık olsalar da Hıristiyan Levantenlerin önemi yadsınamaz. Şehirde halen Levantenlere ait iki Katedral bulunuyor, Latin-İtalyan Katedrali ve Arap-Ortodoks Katedrali. Ayrıca şehrin kuzeyine Rumlar için bir kilise yapılasıda gündemde.
"Mersin'in Tarihi" Devamını oku
Etiketler: , 0 yorum | edit post

Tarsus Turistik Yerler "Eski Cami"

Eski Cami
 
Çarşıbaşındaki Kilisenin 1102 yılında St. Paul Katedrali olarak yapıldığı söylenmektedir.Roma sitilinde kalın ve yüksek duvarları, iç kısmı geniş, dışa bakan tarafı dar, derin pencereleri ve kalın sütunları ile dikkat çekicidir. 1415 yılında Ramazanoğlu Ahmet Bey tarafından onarılarak camiye çevrilmiştir. . Bazı kaynaklarda Ortaçağın başlarına ait bir Ayasofya Kilisesinden söz edilir ve Papa'nın elçisi Mainz Piskoposu Konrad Von Wittelsbach'ın 6 Ocak 1198'de burada,Ruppenlerden l.Leon'u Ermeni Kralı olarak tanıdığı ve taç giydirmiş olduğu anlatılır.1704'de Tarsus'a gelen P.Lucas'da burada bir Grek ve bir Ermeni Kilisesinden söz ederek Ermeni kilisesinin Paulus'un kendisi tarafından inşaa edildiğini belirtir.1851 yılında Tarsus'a gelen V.Langlois de bu kiliseyi ziyaret etmiştir. Roma stilinde kalın ve yüksek duvarları,iç kısmı geniş,dışa bakan tarafı dar,derin pencereleri ve kalın sütunları dikkat çekicidir.
Kilisenin bahçesine.batı yönde bulunan ve cephesi oldukça süslü bir kapıdan girilir.Yapı bu bahçe içerisinde yaklaşık 460 m2.lik bir alanı kapsamaktadır.Kesme taşlarla inşaa edilen yapının dış uzun cephelerinde kör kemerler bulunmaktadır.Batıdaki ana kapıdan girilen salonun genişliği 19.30 m.,uzunluğu 17.50 m.dir.Girişin sağında ve solunda birer yarım plaster sütun ve bu sütunların hizasında salonu üç sahına (nef) ayıran,ikişerli iki sıra halinde dört serbest sütun yer alır.Kuzey ve güney duvarlarda da yine yarım sütunlar bulunmaktadır.Aslında bu sütunlar gri renkli granit olup,antik çağ yapılarına ait olmaları muhtemeldir.Orta salonun genişliği 12.60 m.olup,üzeri tonozludur.Tavanın merkezine rastlayan bölümde,ortada Hz.İsa olmak üzere doğuda Yohannes ve Mattaios,batıda Marcos ve Lucas'ın freskleri bulunmaktadır.Yapının kuzey-batı köşesinde ise bir çan kulesi yer almaktadır.Yapı ve çevresi yıl içerisinde oldukça büyük bir restorasyon görmüş, çevre düzenlemesi ve istimlak ile düzenlenmiştir.



"Akdeniz'in İncisi Mersin"
"Tarsus Turistik Yerler "Eski Cami"" Devamını oku

Tarsus Turistik Yerler "Tarsus Müzesi"

Tarsus Müzesi &
Kubat Paşa Medresesi

1557 Yılında Ramazanoğullarından Kubat Paşa tarafından açık avlulu medrese olarak yaptırılan Kubat Paşa Medresesi, 1966 ylında restore edilmiştir. Tarsus Müzesi bu medresede hizmet vermektedir. Müzede 5234 adet Arkeolojik, 1639 adet Etnoğrafik ve 26841 adet sikke olmak üzere toplam 33734 adet eser bulunmaktadır. Eserler Paleotik, Kalkolitik, Eski Tunç, Hitit, Urartu, Grek, Roma, Bisans, Selçuklar, Osmanlı devletine aittir.

"Tarsus Turistik Yerler "Tarsus Müzesi"" Devamını oku

Tarsus Turistik Yerler "Tarsus Şelalesi"

Tarsus Şelalesi

Tarsus İlçe Merkezinin kuzeyinde Berdan (Kydnos) Çay'ı üzerindedir. Berdan nehrinin bu bölümünde nehir suyu 4-5 metrelik bir yükseklikten dökülerek şelale meydana getirmektedir. Romalılar döneminde şelalenin bulunduğu alan nekropol (mezarlık) olarak kullanılmıştır. Şelalenin bulunduğu alanda konalemera yapıya sahip kayalara oyularak yapılmış mezarlar nehrin akış yükseltisi altında ortaya çıkmasından sonra oldukça tahrip olmuş durumdadır.


"Akdeniz'in İncisi Mersin"
"Tarsus Turistik Yerler "Tarsus Şelalesi"" Devamını oku

Tarsus Turistik Yerler "Eshab-ı Kehf"

Eshab-ı Kehf ( Yedi Uyurlar Mağarası )
Tarsus'un kuzeybatısında 14 km. uzaklıkta Dedeler Köyündedir. Kuran-ı Kerim'de Kehf Suresinde sözü edilen bu mağara Müslüman ve Hristyanlarca kutsal sayılır. Mağaraya 15-20 merdivenle inilir.Eshab-ı Kehf Mağarasına ait bir efsane halk arasında anlatılır; "Mitolojik tanrılara inanışın, gücünü kaybettiği dönemlerde, tek Tanrıya inandıkları için eziyet edilmekten kaçan Hristiyan dinine mensup Yemliha, Mekseline, Mislina, Mernuş, Sazenuş, Tebernuş ve Kefeştetayuş adında yedi genç, Putperestliğe dönmeyi kabul etmediklerinden Rum Hükümdar Dakyanus'un huzuruna çıkarılmışlar. Bu hükümdar, Putperestlik dinine bağlı kalmalarını, aksi takdirde kendilerini öldürteceğini söyleyerek birkaç günlük zaman vermiş. Köpekleri Kıtmir ile birlikte bu yedi genç ölümden kurtulmak için verilen süreden fayadalanarak kaçmışlar ve bu mağaraya sığınmışlar. Allah tarafından kendilerine 300 yıl süre bir uyku verilmiştir. İlk uyanan, yiyecek almak için kente gider ama, elinde bulunan zamanı geçmiş para yüzünden yakalanır. Yakalayan parayı nerede bulduğunu ve oraya götürülmesini ister. O da yalnız olmadığını yedi arkadaşıyla beraber mağarada kaldığını söyler. Onunla birlikte mağaraya geldiğinde yedi yavru kuşun tünediği bir yuvadan başka bir şey görmemiştir.
Bu nedenle burası "Yedi Uyurlar Mağarası" diye de anılır. Halk arasında ziyaret dağı olarak bilinen dağ, konik biçimi ve topoğrafik görünümü itibariyla doğal bir özellik arz eder. Mağara 300 m2 büyüklüğünde 10 m yüksekliğindedir. Mağaranın içinde 3 tünel mevcuttur. Eshab-ı Kehf Mağarasının yanına Osmanlı Padişahı Abdulaziz tarafından 1873 yılında bir mescit yaptırılmıştır.

"Akdeniz'in İncisi Mersin"
"Tarsus Turistik Yerler "Eshab-ı Kehf"" Devamını oku

Tarsus Turistik Yerler "Kırkkaşık Bedesteni"

Kırkkaşık Bedesteni 

Tarsus İlçesi Merkezinde, Ulu Caminin hemen yanında bulunmaktadır. Bedesten Ramazanoğullarından Piri Paşa'nın oğlu İbrahim Bey tarafından 1579 tarihinde Ulu Cami ile birlikte yaptırılmıştır. Medrese ve imarethane olarak kullanılmış olup tarihi bir değere sahiptir. Dikdörtgen plana sahip yapı, kesme taştan yapılmıştır. Üzeri beş adet kubbe ile örtülüdür. 1960-1961 yıllarında büyük bir onarım görmüş ve kapalı çarşı olarak kullanıma açılmıştır. Şu anda dükkan olarak kullanılan 18 oda mevcuttur. Yapıya doğu, batı ve kuzeybatıda bulunan kapılardan girilmektedir. Giriş kapıları beşik tonozludur.
"Tarsus Turistik Yerler "Kırkkaşık Bedesteni"" Devamını oku

Tarsus Turistik Yerler "Aziz Paul Kilisesi"

Aziz Paul Kilisesi

Şehrin güneyinde Ulu Cami Semti'nde bulunan ve Aziz Paul'a adanan yapının, M.S. 11.-12. yy.larda inşa edildiği tahmin edilmektedir. 1993 yılında koruma altına alınarak, Anıt Müze olarak açılmak istenmişse de, kilisede dış ve iç mekan restorasyon çalışmaları aşamalı olarak devam etmektedir.
Kilisenin kuzey doğu köşesinde çan kulesi yer almaktadır. Tavanın merkezinde Hz. İsa, Yohannes, Mattios, Marcos ve Lucas'ın freskleri bulunmaktadır. Orta nefte yer alan pencerenin iki yanında bir manzara ve melek tasvirleri yer alır.
1992-93 yıllarında Aziz Paul Kilisesi'nde Vatikan tarafından ''Aziz Paul Sempozyumu ve Ayini'' düzenlenmiştir. Hıristiyanlar, Aziz Paul Anıt Müzesi'ni düzenli olarak hac amaçlı olarak ziyaret etmektedirler.

"Akdeniz'in İncisi Mersin"
"Tarsus Turistik Yerler "Aziz Paul Kilisesi"" Devamını oku

Tarsus Turistik Yerler "Aziz Paul Kuyusu"

Aziz Paul Kuyusu
 
Tarsus İlçe Merkezinde, Kızılmurat Mahallesinde Cumhuriyet Alanının yaklaşık 300 m kadar kuzeyinde, eski Tarsus evlerinin yoğun olduğu bölgede, öteden beri St.Paul'un evinin yeri olarak kabul edilen bir avluda bulunan kuyu, St.Paulus Kuyusu olarak bilinir. Bu evin bahçesinde yakın zamana kadar yapılan küçük bir kazı çalışmasında bazı duvarlar ortaya çıkarılmıştır. St.Paulus'un Hristyanlık için önemine bağlı olarak, bu kalıtıların ve kuyunun çok eskiden beri kutsal sayılması, kentte yakın zamana kadar yaşayan hristyan cemaatinin inancının izleri olarak yorumlanmaktadır.
Halen çevre düzenlemesi ve çevre istimlakları yapılmakta olan kuyunun çapı 1.15 m dir. Ağız taşının silindir biçiminde olmasına karşın, asıl kuyu gövdesi kare biçimindedir ve dörtgen kesme taşlarla yapılmıştır. Derinliği 38 m olan kuyunun suyu yaz- kış hiç eksilmez. Kudüs'e hacı olmak için yöreden geçen hristyanlarca kutsal sayılan bu kuyu suyundan içilir. Bunun yanısıra yapılan kazı çalışmalarında St.Paulus'un doğduğu ev olarak tahmin edilen evin taş duvarları St.Paul Kuyusu'nun hemen yanında gün ışığına çıkarılmıştır.



"Akdeniz'in İncisi Mersin"
"Tarsus Turistik Yerler "Aziz Paul Kuyusu"" Devamını oku

Tarsus Turistik Yerler "Ulu Camii"

Ulu Camii
 
Cami-i Nur adıyla anılan ve bulunduğu semte de Cami-Nur ismini veren bu cami, Tarsus merkezinde yer alan Türk-İslam sanatının önde gelen eseridir.1579 yılında Ramazanoğullarından Piri Paşanın oğlu İbrahim Bey tarafından yaptırılmıştır.Selçuk-Osmanlı uslubunda tek şerefeli minaresi olan cami Sen Piyer Kilisesi kalıntılarının üstüne yapılmıştır. Yapıda tümüyle kesme taş kullanılmıştır. 47X13 m. boyutlarında dikdörtgen plana sahip caminin iç avlusuna 10 m. yüksekliğinde, 7.20 m. genişliğinde olup, doğu, kuzey ve batı bölümlerini kapsayan 14 mermer sütunun taşıdığı revak vardır.Avlu taş levhalarla kaplı olup, ortada (H.1323) tarihli onarım kitabesi bulunan bir şadırvanı mevcuttur. Camiye kuzey yönünden abidevi portalla girilir. Bu portal Memlük mimarı özelliklerini taşıyan siyah beyaz mermerlerle süslüdür. Son cemaat yeri, doğu- batı doğrultusunda 14 adet baklava dilimli sütunların taşıdığı orijinal kiremitlerle örtülü 16 kubbeden revaklı ve 5 kapılı avlu yer alır. Caminin iç mekan sütunları "İran Kemeri" adı verilen yarı sivri kemerlerle birbirine bağlanmıştır. Caminin mimber, mihrap ve müezzin mahfili mermerden yapılmıştır.Caminin doğu bölümünde ayrı mekanda Hazreti Şit ve Lokman peygamberlerin makamları ve Abbasi Halifesi olan ve Pozantı'da 833 (H.218) yılında ölen Me'mun'un kabri bulunmaktadır. Cami Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 01.11.1990 gün ve 696 sayılı kararı ile tescil edilmiştir.


"Akdeniz'in İncisi Mersin"
"Tarsus Turistik Yerler "Ulu Camii"" Devamını oku

Tarsus Turistik Yerler "Şahmeran Hamamı"

Şahmeran Hamamı
 
Yeni Vakıf İşhanı'nın yanında, Kızılmurat Mh.'de yer almaktadır.Romalılardan kalma bir hamam temeli üzerine Ramazanoğulları tarafından yapıldığı söylenir. Roma döneminden kalan hamam Altından Geçme'nin uzantısı, Eski Hamam'ın olduğu yere kadar uzanır. Kapının yanındaki kitabede H. 1290, M. 1873 yılında onarım gördüğü yazılıdır. Mahmut paşa Vakfı olarak bilinir. Restore edilerek halkımızın hizmetine sunulmuştur. Efsanevi Yılanlar Padişahı Şahmeran'ın burada kesildiğire ve kanının bu hamamın duvarlarına sıçradığına inanıldığından "Şahmeran Hamamı" da denir. Plan şeması dört eyvanlı tipe giren Eski Hamam, yapılan değişikliklerle eski durumunu kaybetmiş, sıcaklık ve havlet kısımlarından oluşmuştur.Halk arasında şahmeran olarak bilinen yapı, . Hamam, kuzey güney arkasında olup, dikdörtgen plan ihtiva etmektedir. Duvarları moloz taştan inşa edilen yapı genel olarak Türk hamamı özelliklerin göstermektedir. Soyunma yeri, ılıklık, sıcaklık ve külhan bölümünün üzeri kubbe ile örtülüdür.Ayrıca 10 ahşap loca ve ortada sonradan betonla çevrilmiş bir havuz vardır.

"Tarsus Turistik Yerler "Şahmeran Hamamı"" Devamını oku

Tarsus Turistik Yerler "Roma Yolu"

Roma Yolu
Sağlıklı Köyü Tarsus'a 15 km. uzaklıkta olup, köyün yukarı dağlık kısmında ana kaya üzerinde taş levhalarla döşeli Roma yolu vardır. Roma yolu yüksek bir yerde olup, buradan Tarsus ve civarı sahile kadar görülebilmektedir. Yolun genişliği yaklaşık üç metredir. 3 km. lik kısmı sağlam durumdadır. Yolun her iki tarafında bulunan korkuluk duvarı yol boyunca devam etmektedir. Yol güzergahı üzerinde Roma ve Bizans devirlerine ait mezarlar ve yolla ilgili yazılı onarım kitabeleri bulunmaktadır. Sözkonusu bu roma yolu üzerinde kemerli bir yapı vardır. Bu kapının zafer takı ve kilikya sınırlarının başlangıç yeri olduğu veya sınır kapısı olarak yapıldığı tahmin edilmektedir. Tek sıra kesme taştan yapılan kapının genişliği 8.80 m, yüksekliği ise 5.20 m.dir.


"Akdeniz'in İncisi Mersin"
"Tarsus Turistik Yerler "Roma Yolu"" Devamını oku

Tarsus Turistik Yerler "Bac Köprüsü"


Bac Köprüsü (Justinianus Köprüsü)

Modern Tarsus kentinin doğusunda bulunan Justiniaus köprüsüne halk tarafından eskiden şehre girişte alınan Bac Vergisinden dolayı Bac Köprüsü denilmektedir.
Adana-Ankara karayolunun Tarsus girişinde ve kuzeyindedir. Berdan (Tarsus) Çayı üzerindeki köprü, İ.S.VI. yüzyılda Bizans İmparatoru Justiniaus (İ.Ö.527-566) tarafından yaptırılmıştır. Birkaç kez ve en son olarak 1978 yılında restore edilmiştir.Eski dönemlerde köprüden geçme paralı olduğundan bu köprüye vergi anlamına gelen Bac adı verilmiştir.


"Akdeniz'in İncisi Mersin"
"Tarsus Turistik Yerler "Bac Köprüsü"" Devamını oku
Etiketler: , , 0 yorum | edit post

Tarsus Turistik Yerler "Altından Geçme"

Altından Geçme
Roma İmparatorluk çağından kalma, Tarsus'un görkemli yapılarından olan Hamam kalıntısı İlçe merkezinde olup, Eski Cami'nin 50 m kuzeyinde yer almaktadır. Hamam kalın Horasan tabakaları, moloz taşlardan ve tuğlalardan yapılmıştır. Kalın duvarın içinde yer yer baca ve havalandırma künkleri ve duvar içinde tuğladan kör kemerler mevcuttur. Hamamın doğusundaki duvarlar kısmen sağlam olarak kalmış ve üstünü kubbeyleörtülü olduğu yarım kalan kubbe ayaklarından anlaşılmaktadır. M.S. 2-3. yy"a ait olduğu tahmin edilen yapının kuzey ve batı bölümleri tamamen yıkılmış, güney duvarında 3.5 m.genişlikte, 4 m yükseklikte delik açılmak suretiyle yol geçirilmiştir. Bu nedenle buraya halk tarafından altından geçme denilmektedir.

"Akdeniz'in İncisi Mersin"
"Tarsus Turistik Yerler "Altından Geçme"" Devamını oku